Bahsini edeceğim arınma diyetini sadece doğurganlığınızı arttırmak için değil, kendinizi daha zinde, enerjik ve sağlıklı hissetmek, midenizi; dolayısıyla vücudunuzu dinlendirmek, kilo kaybetmek, herhangi bir alışkanlıktan vazgeçmek ve hatta ömrünüzü uzatmak için yapabilirsiniz. Geçtiğimiz yıllarda fareler üzerinde yapılan bir oruç deneyinin sonuçlarına göre detox’a giren farelerin ömrü diğer gruptan %40 oranında daha uzun olmuş.
Benim uzun süredir hamile kalmak için uğraşan arkadaşlarıma ve danışanlarıma ilk önerilerimden biri diyetlerini değiştirmeleri olur. Doğurganlığınızı arttırmak ve muhafaza etmek sadece diyetle mümkün olabilecek bir şey değil tabii ki. Bütünüyle bir yaşam stili değişikliğine girmeniz ve bunu devam ettirmeniz gerekir. Mesela fazla kilolarınız varsa muhakkak normal kiloya inmelisiniz. Ya da sigara kullanıyorsanız bırakmalısınız. Eğer bebek istiyorsanız bunların pazarlığı söz konusu değil. Fertilitenizi arttırmak için yapabileceklerinize farklı yazılarımda değiniyorum. Bugün de yapabileceklerinizden biri olan arınma diyetinden bahsedeceğim.
Çevresel toksinlerle infertilite arasındaki ilişki 1850’lerde Fransızların normalin üzerindeki düşük oranları ve özellikle kurşun madeninde çalışan işçi eşlerinin kısırlık sorunlarıyla karşılaşmaları üzerine yaptıkları çalışmalardan beri aşikar. Bu çalışmalardan sonra ulaşılan enteresan sonuçlardan biri de aslında Romalıların 2. YY’da bu gerçeği çoktan açıklamış olmalarıydı. O zamandan bu zamana insanların maruz kaldığı çevresel toksinlerin infertilite oranlarını ne derece arttırdığını tahmin etmek çok güç olmasa gerek. Özellikle bugünün endüstriyelleşmiş toplumlarında fertiliteyi muhafaza etmek, hem kadın hem de erkek için her zamankinden daha da zor hale gelmiştir. Çevresel faktörlerin fertilitemizi nasıl etkilediği hakkındaki ayrıntıları bir başka yazıma saklıyorum. Bugünlük, bu etkileri tamamıyla yok etmenin yollarından biri olan arınmaya yoğunlaşalım.
Özellikle sebepsiz infertilite teşhisi konulmuşsa hamile kalmanızı kolaylaştırmak için öncelikle genel bir yaşam stili değişikliğine gitmenizi öneririm. Bebek Sahibi Olmaya Hazırım başlıklı yazımda tevsiyelerimi okuyabilirsiniz. Bir arınma diyetine (detox) başlamanız yaşam tarzınızı değiştirmek için atacağınız adımlardan biridir.
İlk Gün
Arındırmaya başlayacağınız ilk gün sadece yağsız sebze tüketin. Arındırma diyetiniz boyunca (yoğurt hariç) hiçbir hayvansal gıda yememelisiniz. Yoğurdu fertilite diyetine dahil etmemin nedeni içindeki bakterilerin olumlu etkisi olması.
Güne büyük bir bardak limonlu sıcak su içerek başlayın. Biz ailecek her sabah buğday çimi suyu sıkıp içiyoruz. Eğer bulma şansınız varsa buğday çimini tavsiye ederim. Sonraki yazılarımdan birinde buğday çimi suyunun fertiliteye etkisi hakkında bir yazı yazacağım.
- Gün boyu sebzeden başka bir şey yemeyin. Sadece su için. Yağsız tuzsuz sebze çorbası yapıp onu da ilk gün diyetinize ekleyebilirsiniz.
- Kekik, papatya, zencefil, atkuyruğu ya da yeşil çay demleyip içebilirsiniz. İçtiğiniz çayları kendiniz demlemeye özen gösterin, poşet çaylardan mümkün olduğunca uzak durun. Akşam da yatmadan önce yine limonlu sıcak su için. Gün boyu en az 3 litre su içmiş olmaya özen gösterin.
2. Gün
2. Günde “sıvı orucu” tutmanızı öneriyorum. Yani çiğnemenizi gerektirecek hiçbirşey yemeyeceksiniz, sadece sıvı tüketeceksiniz. Tabii bu sadece su içeceksiniz demek değil. Hazır meyve suları içeceksiniz demek ASLA değil. Bir katı meyve sıkacağı karlı bir yatırım olabilir çünkü meyve/sevze sularını kendinizin sıkmanızı öneririm. Örnek bir içecek:
Havuç
Pancar
Salatalı
Maydanoz
Yeşil biber
Elma
Zencefil
Turp
Havuç
Kaba yonca (alfalfa) filizi
Kereviz sapı
Ispanak
Aloe vera
Sarımsak
Elma
limon
Domates
Maydanoz
Ispanak
Havuç
Pancar
Hafta bitene kadar sonraki günlerde de 1. Gün’e benzer şekilde beslenin. Sonraki günlerde yemeklerinize ve salatalarınıza yağ koyabilirsiniz. Ancak zeytinyağı, üzümçekirdeği yağı ya da ketentohumu yağı kullanın. Son ikisini daha ziyade salatalarda kullanmanızı tavsiye ederim.
Öğün atlamayın. Katı yiyecek yemek istemiyorsanız sebze sıkıp için.
Saat 19:00’dan sonra hiçbirşey yemeyin. Kendinizi aç hissederseniz, yine sebze suyu sıkıp içebilirsiniz.
Bu müddet zarfında (ya da sürekli olarak)kalsyum, magnezyum, vitamin C içeren bir multivitamin almanızda fayda var. Bir DHA (temel yağ asidi) kapsülü de alabilirsiniz.
Eğer düzenli egzersiz alışkanlığınız yoksa en azından günde yarım saat yürüyün. Yoga ideal bir arınma egzersizidir. Genel anlamda fertilitenizi arttırmak için de idealdir.
Hergün aynı saatte yatıp aynı saatte kalkın. Uyku ritmi edinin. Uyumak için 23:00’ü geçirmeyin. Uyku kardeşim... Ver elini başlıklı yazımda da belirttiğim gibi güneş battığı zaman beyin epifizi melatonin salgılamaya başlar. Geceye doğru yaklaştıkça melatonin oranları gittikçe artar ve sabaha karşı 3-4 saatlerinde maksimum seviyeye ulaşır. O saatten sonra yavaş yavaş azalmaya başlar. Şafakla beraber 0’a yaklaşmış olur. Geç yattığımız zaman bu hassas döngü zarar görür. Geç yatıp geç kalkmak ya da 8 saat uyumak durumu kurtarmaz çünkü denge çoktan hasara uğramıştır. Beyin epifizinin işlevi bozulmuş, vücut gereksiz bir yük altına sokulmuştır. Bu durumun sürekli olması halinde iç organlar da baskı görmeye başlar. O yüzden çok geç yatmak, arınma diyetlerinde (ve tabii ki yaşamımızın hiçbir noktasında) alışkanlık haline getirilmiş bir davranış olmamalıdır.
Arındırma Diyeti’ne başladığınızda bir takım rahatsızıklar hissedebilirsiniz. Steve Meyerowitz, Juice Fasting and Detoxification isimli kitabında bu rahatsızlıkları şöyle sıralıyor:
Kaşıntı
Sivilce
Bulantı
Baş dönmesi
Halsizlik
Yorgunluk
Bronşit
Astım
Başağrısı
Yüksek ateş
İshal
Kas ağrısı
Ağız kokusu
Burun tıkanıklığı
Düzensiz adet
Arınma diyetiniz bittikten sonra önceki sağlıksız beslenme alışkanlıklarınıza dönmeyin. Yoksa her seferinde bu rahatsızlıkları yaşayabilirsiniz. Arınma diyetinizden sonra kendinizi olağanüstü hafif ve enerjik hissedeceğinizin garantisini veriyorum:)
Eğer hipoglisemi rahatsızlığınız varsa arınma diyetinde küçük değişiklikler yapmak faydalı olabilir. Lütfen hipoglisemikler için arınma yazıma göz atınız.
Kolay gelsin!
No comments:
Post a Comment